Geçmişteki liderlik hikayelerinden bugüne bakalım mı? 1980'lerde Fortune 500 listesinde yer alan şirketlerin %60’ı bugün yok. Bu farkı yaratan, değişime liderlik eden yönetim ekipleriydi.
Bugünün iş dünyası, değişkenlik (Volatility), belirsizlik (Uncertainty), karmaşıklık (Complexity) ve muğlaklık (Ambiguity) ile tanımlanıyor. 1960-80 arasında ortalama şirket ömrü olan 60 yılı, 15 yıla kadar düşürdü. Nedeni basit; sürekli değişen ortam, bilinmezlikler karşısında alınamayan riskler, değişime direnen bir kesim ve en önemlisi dönüşümün öncesi olacak ekibin yeterli donanımda olamaması. Şirketinizin ömrünü 15 yıldan daha fazla uzatmanın sırrı, yine şirketinizin içinde saklı. Ancak bu, şu anda yüksek getiriler elde ettiğiniz iş modeliniz değil. Bu sırrın anahtarı, mevcut iş modelinizi en uygun strateji ve operasyon ile sürekli yenilikçi ve işlevsel kılan orta seviye yöneticilerinizdir.
Beraber bir düşünelim, üst yönetim olarak stratejiyi ve doğru orantılı şekilde hedefleri belirlediniz. Sonrasında bunları en iyi şekilde operasyona dökmesi için orta seviye liderlerinize kazandırdınız. Bir köprü olarak orta seviye yönetim ekibi bu sorumluluğu aldı ve kendi ekipleri ile ilgili hedeflere doğru koşmaya başladı. Her şey yolunda görünüyor. Ama ya kurallar kitabı yani pazarda bir değişim varsa ve siz hedefi bu pazar değişikliğini göz önünde bulundurmadan belirlediyseniz? Kodak, Blockbuster, Nokia bu hataların çarpıcı örneklerinden sadece birkaçı. Bunlar sadece yanlış belirlenen veya değişimi göz önünde bulundurmayan strateji hikayeleri değil, aynı zamanda eylemsizliğin, statükoyu sorgulamamanın ve kaçırılan fırsatların hikayeleri.
Peki sizin hikayenizi bu hikayelerden farklı kılmak için neye ihtiyacınız var?
Değişimi kucaklayan ve belirsizliklere karşı hızlı aksiyon alabilen liderler, şirketlerin uzun vadeli başarısını şekillendirir. Bu lider ekip kendi içerisinde zaten girişimci liderliği benimseyen, her daim daha iyisi için içten yanan bir profil olduğunda şirketinizin ömrü de doğru orantılı şekilde uzuyor.
Bu lider ekibin içinde bulunduğu mevcut durum, yakın zamanda Bekir Ağırdır’ın tanımladığı “Kırılgan Orta Yaş” sınıfıyla örtüşmektedir. Türkiye’de nüfusun yaklaşık %11.3’ünü, yani 7 milyon kişiyi kapsayan bu kesim; şehirlerde büyümüş, iyi eğitim kurumlarından mezun olmuş ve kariyerlerinde yükselmek için önemli adımlar atmış bireylerden oluşmaktadır. Ancak, ülkenin mevcut ekonomik koşullarının yarattığı zorluklar nedeniyle bu grup, işlerindeki olumlu değişimlere dair umutlarını kaybetme noktasına gelmiştir. Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemli bir dikkat ve destek gerektirmektedir.
Geleceği, şirketlerinizi dönüştürecek ekip bu sınıftaysa o halde biz şu anda bir çıkmazda mıyız?
Tabii ki hayır, aksine onları önceliklendirme ve insani olarak destekleme dönemindeyiz. Bu tahminen 28-40 yaşları arasındaki ekibi gördüğümüzü, duyduğumuzu ve onların yanında olduğumuzu hissettirmenin tam zamanı. Ülkeden gitmeden, tamamen küsmeden onları değişimin öncüsü olarak gördüğümüzü, yeni dönemi onların inşa edeceğini bilerek aksiyona geçmemiz gerekiyor. Bugün burada durup bu yazıyı okumak bir başlangıç olabilir ama yeterli değil. Değişim hemen şimdi, bizlerle başlamalı. Onlara rehberlik etmeye, cesaretlendirmeye ve içlerindeki potansiyellerini açığa çıkarmaya dair adımlar atmalıyız çünkü yarını şekillendirecek olan liderler yalnızca yükselen genç nesiller değil, bugünün Kırılgan Orta Yaşı.
Bu yolculukta Melon olarak sizlere destek olmaktan, bu dönüşüm etkisini içlerinde tutan ekibini geleceğin liderleri haline getirmekten mutluluk duyuyoruz. Sizin de gündeminizde lider ekibinizi güçlendirmek varsa, gelin gücümüzü birleştirelim, etkimizi katlayalım.