Talentmelon olarak geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin hızlı değişen ekonomik gündemiyle beraber bir ara dönem yazılımcı raporu yayınladık. Bu doğrultuda amacımız girişim ekosistemi içerisindeki yaklaşımları ve çözümleri anlamak, paylaşmaktı. Endeavor Türkiye ortaklığıyla gerçekleştirdiğimiz Talent Talks’ta tam da bu doğrultuda 20’nin üzerinde farklı girişimden katılan konuklarımızla, Figopara kurucusu Koray Bahar ve Endeavor Türkiye Sekreteri Aslı Kurul Türkmen ile bu hızlı değişen finansal gündemde çalışanların ücretleri ile ilgili konuştuk.
Son dönemde, çalışan deneyimi ile ilgili en sık konuşulan konulardan birisi wellbeing yani refah. Çoğu zaman bu konuyu zihinsel ve fiziksel sağlık çerçevesinde konuşuyoruz. Fakat bütünsel iyi olma halinin önemli bir unsuru daha var; finansal refah. Finansal konular ekonomik krizler veya ücret zamları odağından çıkıp, gerçekten bir kişinin bütünsel iyilik halinin bir parçası olduğunda ne anlama geliyor?
Finansal refah, bir kişinin mevcut ve devam eden finansal yükümlülüklerini tam olarak yerine getirebildiği, finansal geleceğinde güvende hissedebildiği ve hayattan zevk almalarına izin veren seçimler yapabildiği bir durumdur.
Son dönemde başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada ciddi bir finansal zorluk döneminden geçiyoruz. Hızlı ve değişken yaşam maliyetleri kısa vadeli planlar için bile bizi yorar hale gelirken, yatırım ve birikim yapmak, ev almak gibi uzun vadeli planları ise zorlayıcı olmanın ötesine getirdi. Bireyler daha temkinli harcamalar yapmaya çalışırken ve şirketler ise çalışanları için ara zamlar, ücret iyileştirmeleri, esnek yan haklar ya da döviz korumalı maaş gibi pek çok yönteme başvuruyor. Fakat bu reaktif eylemlerin aslında finansal stresi önlemeye yetmediğinin farkındayız. Çünkü tüm bu hızlı artan enflasyon ve global kriz ortamında arasında yönetmesi en zor etkenlerden biriyle de karşı karşıyayız: Belirsizlik. Acar Baltaş’ın da söylediği gibi insanoğlu evrimsel olarak uyum sağlamakta başarılı fakat aynı başarıyı belirsizlikle başa çıkmak konusunda maalesef gösteremiyoruz. Dolayısıyla finansal stres hayatımızda kalmaya devam ediyor.
Peki bu finansal refah desteğini ekiplerimiz için nasıl sağlayabiliriz?
1- Ücret artışları konusunda reaktif değil proaktif olmak
Tüm dünyada enflasyonist bir dönemden geçtiğimiz ve bunun önümüzdeki en az 2 yıl daha süreceği ekonomi sayfalarını okuyan herkesin artık kabul ettiği bir gerçek. Bu bilgi doğrultusunda çalışanların ücret ve yan hakları iyileştirmelerinin, planlı-düzenli zam ve ara zam planları ile takip edilmesi çok önemli. Çünkü reaktif bir şekilde uygulanan zamlar hali hazırda finansal olarak zorlanmış ve kayıp yaşamış çalışanlarınız için düşündüğünüz kadar iyileştirici bir etki yapmayacak ve finansal stres, endişeleri konusunda düşündüğünüzden daha geçici bir rahatlama hissi olacaktır. Kalıcı ve sakinleştirici bir etki için proakitf zamlar ve farklı yan hak destek politikalarını şimdiden bütçelemek, planlamak ve iletişimini yapmak kritik.
2- Yan haklar ile kolaylaştırıcı çözümlerin artırılması
Özel sağlık sigortası, spor üyeliği, evden çalışan kişilerin internet bütçesi, yemek kartları, psikolojik destek paketleri gibi bireysel alımlarda yüksek bütçelerle karşılanabilecek hizmetlerin çalışanlar için bir paket doğrultusunda sunulması bu anlamda örnek verilebilir. Burada ekibinizin ihtiyaçlarını ve genel gider kalemlerinde kolaylaştırıcı etki sunabilmek için hangi konularda destek almanın onlar için fark yaratacağını onlara sunarak ilerleyebilirsiniz. Ekiplerine farklı ulaşım, seyahat, gıda harcamaları ve borç ödeme planları sunabilen pek çok farklı uygulamayı deneyebilirsiniz.
3- Parayı konuşabilmek: Şeffaflık & Zihinsel Sağlık
Eğer ekiplerimizin her sabah işe başladıklarında kendilerinin o günkü en iyi hali ve geleceğe dair potansiyelleri ile o masaya oturması ümit ediyorsak onların kendileri güvende ve geleceğe dair ümitli hissetmeleri önemli. Kişinin bugün ortaya koyacağı başarı ve yarın için kendi potansiyeline yapacağı yatırım tüm bu psikolojik ve finansal güvenlik ağı üzerinden geçiyor.
Şirketlerin ve liderlerin çoğu farkında; yapılan tüm zamlara, yaratıcı iyileştirme çözümlerine rağmen ekipler hala kendini tam anlamda güvende hissetmiyor ve endişeliler. Çünkü biliyoruz ki finansal olarak stresli çalışanların, para endişelerinden doğan güçlü bir olumsuz etkiyi hissetme olasılığı üç kat daha fazla. Peki bunun çözümü nedir? Şeffaflık. Şirketin nakit akışı, karlılığı, alacak-tahsilat durumu ve mevcut nakit oranın ciddi bir kriz durumunda onu kaç ay götürebileceği gibi detaylardan oluşan bir şeffaflıktan bahsediyoruz. Dolayısıyla çalışanlarınızla sadece onların ücretlerini değil şirketinizin para durumunu da konuşabilmelisiniz. Şunu eklemek gerekir ki; son dönemde yaşadığımız beyin göçü krizinin en büyük sebeplerinden birinin bu güvenlik hissi arzusu. Gidenler ne yazık ki ve aslında olması gereken şekilde yurtdışında deneyim kazanma ve bir süre farklı kültürleri deneyimleme gibi kendini gerçekleştirme motivasyonuyla değil, barınma, sağlık, yaşam maliyeti ve geleceği hakkında güvende hissetmek gibi aslında en temel bireysel ihtiyaçlar ile buna kalkışıyor. Dolayısıyla bu geri bildirimi almak ve en azından şirketler olarak kendi küçük habitatımız içerisinde insanlara geleceğe dair bir netlik kazandırmayı borçluyuz.
Proaktif ücret politikaları, nakit harici yaratıcı destek ve yan hak sistemleri ama en önemlisi şeffaflık ile bu zorlu ekonomik süreçleri ekiplerinizle en az hasarla atlamak mümkün olacaktır. Bu doğrultuda ücret politikalarını ve iletişim süreçlerinizi yeniden değerlendirebilmek için daha önceki yazılarımızdan yararlanabilir veya [email protected] üzerinden bizlere doğrudan ulaşabilirsiniz.
Berna Aksoy