Kapitalizmin doğuşundan bu yana iş dünyası çok hızlı bir değişimin içinde. Bu değişimde değişmeyen tek şey rekabet. Fiyat için rekabet, pazar payı için rekabet, ihracat için rekabet derken artık yetenek için rekabet dediğimiz bir noktaya geldik. Peki nasıl? Çünkü şirketler artık sadece bir ürün değil değer de üretmek zorunda.
Apple’ın 1984 yılında televizyonda sadece bir kere gösterilen Machintosh reklam filminde George Orwell’in aynı isimli romanından esinlenen Apple, insanlara farklı ol diyordu. Karşıt kültür yaratarak müşterileri ve dönemin gençlerini etkilemeyi başarmıştı. İnsanlar artık markalardan özgün olmalarını, müşterilerini yansıtmalarını hatta gerektiğinde hükümetlerine karşı bir tutum sergilemelerini bekliyordu. Ama kimse işlerin çalışan rekabetine kadar varabileceğini düşünmemişti. Peki günümüzde yetenek rekabetinin gündeminde olan GenZ şirketlerden neler bekliyor?
Vizyoner Liderlik
“Gençler iş beğenmiyor” söylemini röportajlardan, ana akım medyadan hepiniz duymuşsunuzdur. 1995’ten 2000’lerin ortasına uzanan bir zaman diliminde doğan Z Kuşağı, iş hayatında küçük esnaftan üst düzey yöneticiye kadar bütün işverenler için yepyeni bir sınav haline gelmiş durumda. Çünkü şirket liderleri, şirketlerinin yalnızca ne ürettiğini değil, neden ürettiğini de anlatmak ve bu değeri yansıtmakla yükümlü artık.
Z kuşağının bu yeni liderlik taleplerinin bazı sebepleri var. Bunlardan biri oyunlaştırma metotlarında da karşımıza çıkan Epik Anlamlandırma. Yirmili yaşlarına adım atan bu girişimci ruhlu “dijital yerliler” (digital natives) için iş yerini çekici kılmak, bir tercih değil adeta bir zorunluluk. Büyük bir amacın parçası olmak istiyorlar. Misyon sahibi liderlerin ekibinde yer almak istiyorlar. Z kuşağı çalışmayı yalnızca 9 saatlik bir mesai olarak görmüyor. Hayatlarını daha iyi hale getirecek bir üretim aşaması olarak değerlendiriyor.
Baby Boomers’ın tecrübesi, Milenyum Kuşağı’nın adaptasyonu ve Z Kuşağı’nın enerjisi aynı çatı altında buluştuğunda, bir şirketin DNA’sı baştan yazılıyor. Yönetim anlayışı, çalışma ritmi, hatta kahve molalarındaki sohbetler bile bu çok kuşaklı dansın ritmine ayak uyduruyor. Bu çok sesli orkestranın maestrolarına ise diğer dönemlere kıyasla biraz fazla iş düşüyor.
Neden Bu Şirkette Çalışıyorum: Misyon
PageGroup’un Bölge İnsan Kaynakları Direktörü Esther Roman, GenZ’nin misyona yaklaşımını bir cümleyle özetliyor: “Şirketler eskiden ‘tamamlanması gereken bir görev var’ mantığıyla hareket ederdi. Ama şimdi çalışanlar, faydalı bir misyona sahip vizyoner liderler tarafından desteklenmek ve güvenilmek istiyor.” Bu sözler, Z Kuşağı’nın ruhunu yakalıyor. Onlar sadece bir maaş için değil, bir fark yaratmak için masaya oturuyor. Ama işte kritik nokta: İşverenler, bu potansiyeli kazanmak için eski stratejilerini rafa kaldırmalı, yenilerini çizmeliler.
Page Executive’in Avrupa İK Uygulama Lideri Raphael Asseo ise şunu ekliyor: “Z Kuşağı bir şirkete adım atmadan önce teraziye iş ahlakını, çeşitliliği ve iş-yaşam dengesini koyuyor.” Bu nesil, değerler olmadan bir logonun altında toplanmayı reddediyor. Onlar için iş, sadece bir geçim kaynağı değil, bir kimlik meselesi.
GenZ’nin Ücret Beklentisi
Evet, Z kuşağı için işe girerken önemli olan şeylerin misyon, liderlik ve kimlik olduğunu belirttik ama Z Kuşağı ücret konusunda da diğer kuşaklardan biraz farklı yaklaşıyor duruma. Eski kuşaklar ilk işe girdiklerinde ücret beklentilerini dönemin asgarisine göre şartlamış olsalar da Z kuşağı bunu kabul etmiyor ve yüksek ücret beklentileriyle liderleri -çokça da kendilerini- zorluyorlar. Veriler gösteriyor ki: Bu nesil, işgücüne katıldıkça ücret motivasyonu diğer kuşaklardan daha fazla. Monster’ın 2016’daki araştırması, Amerikalı Z Kuşağı’nın %70’inin maaşı sağlık sigortasıyla birlikte en büyük motivasyon olarak gördüğünü söylüyordu. Ama birkaç yıl sonra uzmanlar ekonomik çalkantıların bu gençleri daha da “ücret bilincine” sürüklediğini fark etti.
Yıllar içinde gerçekleştirilen anketler, ücret beklentilerinde artış olduğunu kanıtlıyor: Birçoğu kariyerlerinin başında yüksek rakamlı ücretler hedefliyor. Neden mi? Çünkü Z Kuşağı, tarihin garip bir kavşağında doğdu. Çoğunlukla X Kuşağı’ndan olan ebeveynlerinin ekonomik krizlerle boğuşmasını izleyerek büyüdüler. Şimdi ise geleceği garantiye alma kaygısı yaşıyorlar. Bu yüzden kariyerlerinin çok daha erken safhalarında işverenlerden daha fazlasını talep ediyorlar. Tabi ülkelerin ekonomik koşulları ile Z kuşağının talepleri arasında pozitif bir ilişki her zaman için mümkün olmuyor.
Kısacası, Z Kuşağı, iş hayatında misyon, vizyoner liderlik ve adil ücret talep ediyor. Şirketler, bu neslin enerjisini kazanmak için değer odaklı, esnek ve anlamlı bir çalışma kültürü yaratmaya çalışıyor. Çok kuşaklı iş yerlerinde başarı, liderlerin bu beklentilere uyum sağlamasıyla mümkün olacak. Gelecek, bu uyumu yakalayanların elinde şekillenecek gibi duruyor.